İlyun Bürkev ve Arya Su Gülenç

0



İlyun Bürkev henüz 16, Arya Su Gülenç ise 15 yaşında… Küçük yaşlarda müziğe tutkuyla bağlanıp, dünyanın en prestijli konservatuvarlarında eğitim almaya hak kazanan bu iki genç piyanist için “Türkiye’nin genç dehaları” demek yerinde olur. Biri 4, diğeri 6 yaşında piyanoyla tanışan İlyun Bürkev ve Arya Su Gülenç, hem yetenekleri hem çalışkanlıkları hem de uluslararası başarılarıyla klasik müzik dünyasında dikkatleri üzerine çekiyor. Peki, bu iki genç yetenek müziğe nasıl başladı? Sahneye ilk adımlarını nasıl attı? Yoğun tempoda günlük yaşamlarını nasıl sürdürüyorlar? Hayalleri, gelecek planları neler?

BİRİNCİLİKLE OKULLARINA SEÇİLDİLER

Müzikle ve piyanoyla yollarınız nasıl kesişti?

İlyun Bürkev: Müziğe 4 yaşında başladım. Ben doğmadan önce annemin kısa bir süre müzikle ilgisi olmuş ve piyano dersleri almış. Dolayısıyla evimizde hep bir piyano vardı. Küçük yaşlardan itibaren piyanoya karşı yoğun bir ilgim oldu. Ailem de bu ilgimi fark edince beni piyano derslerine başlatma kararı aldı. İlkokul 3. sınıfta, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda eğitime başladım. Önce 2 yıl yarı zamanlı, sonra 4 yıl tam zamanlı olarak eğitim aldım. Konservatuvarda Profesör Burcu Aktaş Urgun ile çalıştım. Şu an sevgili hocam Gülsin Onay ile birlikte çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yaklaşık 3 yıl önce Avusturya Salzburg’da bulunan Mozarteum Üniversitesi, Üniversite Öncesi Programı’nı (Pre-College) birincilikle yazandım. Mozarteum’da Profesör Pavel Gililov’un öğrencisi olarak eğitimime devam ediyorum.

Arya Su Gülenç: 6 yaşında piyanoya başladım. Babam müzik öğretmeni, annem ise müziğe oldukça ilgiliydi. Küçüklüğümden itibaren bir enstrüman çalmamı çok istemişlerdi. Ben de piyano çalmak istediğimi onlara söyledim ve 6 yaşında piyano derslerine başladım. Başlarda bu ilgim daha çok bir hobi gibiydi ama katıldığım yarışmalar ve festivaller sayesinde piyanoya olan sevgimi daha derinden keşfettim. Yaklaşık 6 yıldır Yıldız Aslanova ile piyano eğitimime devam ediyorum. Armoni derslerimi ise Turgay Erdener ile sürdürüyorum. Bunun yanında geçen yıl Almanya’nın Hannover şehrindeki Hochschule für Musik, Theater und Medien’in sınavlarına katıldım ve en yüksek puanı alarak okula birincilikle seçildim. Kasım ayında Profesör Elena Levit’in öğrencisi oldum. Bir yandan da akademik olarak Gottschule Gymnasium’da 9. sınıfta eğitimime devam ediyorum.

HEM ALMANCA LİSE EĞİTİMİ HEM DE KONSERVATUVAR

Çok erken yaşlarda piyanoya başlayıp dünyaca ünlü okullara kabul edildiniz. Hazırlık süreci nasıl geçti?

İlyun Bürkev: Hazırlık süreci gerçekten çok yoğun geçti. Öncelikle ben de Arya Su gibi hem akademik hayatıma devam ediyorum hem de Salzburg’daki Mozarteum Üniversitesi’nde piyano, armoni, teori ve oda müziği gibi dersler alıyorum. Salzburg öncesinde masterclass’lar, özel derslerle çok yoğun bir kamp dönemine girdik. Bunun yanında orada anadil Almanca olduğu için dil hazırlığı da çok önemliydi. Çünkü tüm dersler Almanca. Bu nedenle, piyanonun yanında çok yoğun bir şekilde Almanca çalıştım. Mozarteum Üniversitesi dünyanın en önemli okullarından biri. Birçok kişi başvuruyor ve canlı sınavlarda yeteneklerini sergiliyor. Ben de yanlış hatırlamıyorsam 2 Haziran’da canlı sınavda piyano ve teori sınavlarına girdim. Hazırlık süreci gerçekten yoğun olsa da sonuçları çok güzel oldu.

Arya Su Gülenç: Evet, benim için de dil konusu çok önemliydi. Ben de İlyun gibi Almanca öğrenmeye başladım ve bir yılda Almanca öğrenip B2 sertifikası aldım. Süreç gerçekten çok yoğundu. Hatta piyanoya ayırdığım zamandan daha fazlasını Almanca’ya ayırmak zorunda kaldım. Ama sonuçta iyi ki yapmışım diyorum, çünkü kariyerim için çok önemli bir adım oldu. Süreç kampa hazırlanmak gibiydi. Piyano derslerinin yanı sıra ritim, armoni ve teori dersleri alarak çok yoğun bir şekilde hazırlık yaptık.

İLYUN BÜRKEV: MARIINSKY ORKESTRASI İLE BİRLİKTE ÇALMAK UNUTULMAZ BİR DENEYİMDİ

Daha yolun başında olmanıza rağmen pek çok sahnede yer aldınız. Nerelerde çaldınız, hangi turnelere katıldınız?

İlyun Bürkev: Hayatımda asla unutamayacağım, benim için çok değerli birkaç konser deneyimim oldu. 2023 yılında Klassische Philharmonie Bonn Orkestrası ile Almanya’nın 11 şehrinde turneye çıktık. Turnenin açılış konserini Berlin’deki Konzerthaus’ta verdik, kapanış konserini ise Münih’te gerçekleştirdik. Bu konserde Beethoven’ın 3. Piyano Konçertosu’nu çaldım. Bir ayda 11 konser, 11 şehre gittik. Turnedeki provalar, seyahatler, sahnelerdeki duygular, tecrübeler her şey çok kıymetliydi. Gerçekten unutulmaz bir deneyim oldu. Sonrasında geçtiğimiz kasım ayında Mariinsky Orkestrası ile birlikte St. Petersburg’ta Marinski Tiyatrosu’nda çaldım. Salonun akustiği harikaydı, unutulmaz bir deneyimdi. Son olarak, geçtiğimiz yıl İKSV’nin düzenlediği İstanbul Müzik Festivali’nin açılış konserine katıldım. Çok değerli sanatçılar ve şef Cem Mansur ile çaldım. Gerçekten çok keyifli bir deneyimdi.

KENDİ KATEGORİSİNDE ÖDÜL ALAN EN GENÇ SANATÇI OLDU

Arya Su Gülenç: Ben 2018 yılından beri Çağdaş Eğitim Vakfı, kısaca ÇEV’in bursiyeriyim. Bu vakıf maddi ve manevi anlamda çok destek oldular ve hala olmaya devam ediyorlar. Aslında geçirdiğim sene repertuvarımı derinleştirme, yeni eserler tanıma ve Almanya’ya daha iyi adapte olmakla geçti. Ama öncesinde 2022 yılında Pianale Piyano Festivali’ne katıldım. Bu festivalde hem yarışmalar hem de masterclass’lar düzenlendi. Gerçekten çok güzel bir deneyim oldu. Festivaldeki yarışmada 13-29 yaş kategorisinde şu ana kadar ödül alan en genç piyanist oldum.

Bu süreçte pek çok yarışmaya katılıp gurur verici başarılar elde ettiniz değil mi?

İlyun Bürkev: Bence yarışmalar, müzikal gelişim için çok değerli. Çünkü sadece aldığınız ödüller değil, o yarışmalara hazırlanmak, yani sürecin kendisi müzikal olarak sizi geliştiren bir şey. Geçen yıl, Philadelphia Uluslararası Müzik Festivali’nde konçerto yarışmasında hem ‘Grand Prize’ hem de birincilik ödülünü almıştım. İki yıl önce ise Jeune Chopin Uluslararası Piyano Yarışması’na katıldım ve orada da üçüncülük elde ettim. Bu tür yarışmalar gerçekten çok insanı geliştiriyor.

Arya Su Gülenç: Ben de İlyun’a çok katılıyorum. Yarışmaların sonucunda emeklerinizin karşılığını almak çok güzel elbette. Bir de kendi yaşıtlarınızı ya da sizden daha büyük olan yaş gruplarını dinleyip onların artılarını ve eksilerini bir şekilde tartıp bunları çalışınıza yansıtmak da çok önemli bir şey. Beklentilerinizin altında bir sonuçla karşılaşsanız da kendinizi daha çok geliştirmeye odaklanmak çok değerli.

ÇOCUK YAŞTA YETİŞKİN OLMAYI ÖĞRETEN MESLEK

4 ve 6 yaşlarında piyanoya başladınız. Çocuk olmanız gereken yaşta, bir yetişkin gibi plan ve çalışma yapmanız gerekti. Ve bu yoğun program hızla devam ediyor? Hiç zorlanmıyor musunuz?

İlyun Bürkev: Öğretmenim Pavel Gililov hep “Çocuk yaşta yetişkin olmayı öğrendik bu meslek sayesinde” der. Gerçekten çok doğru bir ifade. Konserler, çalışmalar, seyahatler gerçekten keyif verse de çok kolay bir yol değil aslında. Ben bizim mesleğimizi sporculara çok benzetiyorum. Onlar nasıl sabah erken kalkıp fiziksel olarak gelişimlerini sağlıyorsa, biz de piyano çalışarak parmak kaslarımızı geliştiriyoruz. Hem fiziksel hem de mental açıdan ciddi bir çaba harcıyoruz. Sahneye çıktığımızda karşımızda büyük bir seyirci kitlesi var. Bu da ciddi bir heyecan ve psikolojik baskı yaratabiliyor. Zaman zaman zorlandığımız anlar oluyor ama sahneye çıktığımızda aldığımız alkışlar ve insanların yüzlerindeki mutluluk, tüm bu zorlukları unutturuyor. Ve başlı başına müzik çok değerli bir şey; duygularımızı sözsüz bir şekilde insanlarla paylaşabilmek gerçekten mucizevi bir deneyim. O yüzden tüm emeklere değiyor diyebilirim.

Arya Su Gülenç: Gerçekten çok zor bir yolculuk bu. İlk başta hobi olarak başlasam da daha sonra iş profesyonelleşince yol daha da zorlaşıyor. Hem mental hem fiziksel olarak ciddi bir yükü var. Ama tüm bu yorgunluklara rağmen, sahnede olmak, insanlar tarafından alkışlanmak, onların yüzündeki mutluluğu görmek, en çok da sanatını icra ettiğin için kendi iç huzurunu bulmak… Bunlar gerçekten çok kıymetli duygular. Sanat insanı iyileştiriyor bence. Toplumu bütünleştiriyor. Sanatla iç içe olan bir toplum daha huzurlu, daha anlayışlı oluyor. Bu yüzden de bu yolda olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.

İLYUN BÜRKEV: TURNE ÖNCESİ GÜNDE 8-10 SAATİMİ PİYANOYA AYIRIYORUM

Bu yoğun tempoda bir gününüz nasıl geçiyor?

İlyun Bürkev: Günlük hayattan örnek verecek olursam ben de Arya da yoğun bir akademik hayatın içerisindeyiz. Sabah erken saatlerde okula gidiyorum. Okulum yaklaşık 14.00’te bitiyor. Ardından ya doğrudan Mozarteum’a piyano derslerime gidiyorum ya da evde çalışıyorum. Hafta içi günde en az 3-4 saatimi piyanoya ayırıyorum. Hafta sonlarıysa, okul olmadığı için çalışma süresi artıyor. Özellikle önemli bir konser, yarışma ya da turne öncesinde bu süre günde 8-10 saate kadar çıkabiliyor. Ayrıca Almanca takviyesi, teori, armoni, matematik gibi derslerimiz de var. Dolayısıyla hem akademik hem sanat hayatını dengelemeye çalışıyoruz. Tabii hoca ve aile desteği de çok önemli. Biz bu konuda çok şanslıyız. Ailemiz her zaman arkamızda, her koşulda bizi destekliyorlar. Bu büyük bir ayrıcalık. Çünkü çok yetenekli gençler, yeterli destek göremedikleri için maalesef istedikleri yerlere gelemeyebiliyor. Ayrıca çok kıymetli hocalarımız var. Onların rehberliğiyle yolumuza güvenle devam ediyoruz.

ARYA SU GÜLENÇ: ÇALIŞMADIĞIMDA ZATEN KENDİMİ İYİ HİSSETMİYORUM

Arya Su Gülenç: Benim için de benzer şekilde geçiyor. Okulum yaklaşık 15.00’te bitiyor. Sonrasında eğer piyano dersim varsa doğrudan konservatuvara gidiyorum. Hafta içi günde ortalama 3 saat çalışabiliyorum. Hafta sonları tabii ki bu süre artıyor. Özellikle konser veya yarışma varsa, daha yoğun çalışmak gerekiyor. Zaten çalışmadığımda kendimi iyi hissetmiyorum. Akademik derslerimiz de yoğun, matematik, kimya, fizik gibi alanlarda da çalışıyoruz. Almanca öğreniyoruz. Bu yüzden her iki alana da düzenli şekilde emek vermeye çalışıyoruz.

Örnek aldığınız, rol modelleriniz kimler?

İlyun Bürkev: Öncelikle hocalarım benim için en büyük rol modelleri. Özellikle sevgili Gülsin Onay hocam ve şu anki profesörüm Pavel Gililov. Gülsin hocam bana bu yolculuğun en başından itibaren bir sanatçının nasıl yetişmesi gerektiğini gösterdi. Pavel hocamla ise hem müzik hem de sanatçı hayatı üzerine çok ilham verici bir yolculuk geçiriyorum. Müzik öyle bir şey ki, her müzisyenin kendine has bir yorumu ve özellikleri var. Bir kaydı farklı piyanistlerden dinlediğimde, her birinin yorumundan hoşuma giden detayları kendimde toplamaya çalışıyorum. Bu şekilde kendime özgü bir yorum dili geliştiriyorum. O yüzden tüm müzisyenler, sanatçılar ilham kaynaklarım ve rol modellerim.

Arya Su Gülenç: Dinlemekten çok keyif aldığım piyanistler var. Mesela Rahmaninov çalmayı çok seviyorum ve onu en çok Nikolai Lugansky’den dinlemeyi seviyorum. Ama diğer bestecilerde farklı piyanistlerin yorumlarını dinliyorum ve hoşuma giden detayları kendi çalışıma katmaya çalışıyorum. Tabii papağan gibi taklit etmek değil bu. Birisinin çalışının aynısını alıp kendine geçirmek zaten doğru bir şey değil. Ki aynısı yansıtılamaz hiçbir zaman. Zaten bir yorumcu bile bir eseri iki kere aynı şekilde çalamaz. O yüzden yorum farkları çok kıymetli.

Hangi bestecilerin eserlerini çalmaktan keyif duyuyorsunuz?

İlyun Bürkev: Romantik dönemi çok seviyorum. Özellikle Chopin ve Rahmaninov en sevdiğim besteciler. Mesela Rahmaninov’un 2. Piyano Konçertosu benim en sevdiğim eserlerden biri. Rahmaninov bu eseri zorlu bir döneminde, psikoloğuna ithafen yazmış. Bunun yanında Chopin’in eserlerini çalışmaktan da çok keyif alıyorum. Onun eserleri benim için yazılmış benim için düşünülmüş gibi hissediyorum. Elbette Beethoven, Çaykovski, Liszt gibi bestecileri de çok severim. Caz da dinlemeyi çok severim; hatta yakın zamanda George Gershwin tarafından yazılan Rhapsody in Blue’yu çaldım. Caza da meraklıyım diyebilirim.

Arya Su Gülenç: Chopin, Mozart, Beethoven, Çaykovski her türlü besteciyi severim. Ama aralarından en çok Rahmaninov’u çalmayı seviyorum. Rahmaninov’un 2. Piyano Konçertosu’nu iki yıl önce repertuvarıma aldım. Bu çok zorlu bir eser ve bu konçerto sanki benim için yazılmış gibi hissediyorum. Her saniyesinden büyük keyif alıyorum. Yakın zamanda Türkiye’deki senfoni orkestrasıyla seslendirmeyi çok isterim.

ARYA SU GÜLENÇ: DÜNYADA UMUT VARSA SANAT DA VAR

Hayalleriniz ve bundan sonraki planlarınız neler?

İlyun Bürkev: Eğitim hayatımı Salzburg’da çok iyi bir noktaya taşımak istiyorum. Hocalarımla çalışmalarıma devam ederek iyi bir üniversiteye, sonrasında master programına kabul edilmeyi hedefliyorum… Ve sonra da dünyanın en değerli salonlarında konserler vererek ülkemi temsil etmeyi hayal ediyorum. Ama bunun yanı sıra, dünyamız şu an çok büyük toplumsal problemlerden geçiyor ve sanatla aslında çok özel duygular aşılayabiliyoruz. İnsanlara müzikle, barış, çevre duyarlılığı gibi evrensel değerleri aktarmak, sanatın gücünü bu alanlarda da kullanmak en büyük hayalim.

Arya Su Gülenç: Şu anda Almanya’da lise eğitimimi bitirip sonrasında çok iyi hazırlanmış bir repertuvarla önemli yarışmalara katılmak istiyorum. Bunun yanında dünyada çok yoğun bir dönemden geçiyoruz. Ve insanlık böyle dönemlerde sanata çok ihtiyaç duyuyor. Andrey Tarkovski’nin “Dünya mükemmel olmadığı için sanat vardır” sözü de bu durumu anlatıyor aslında. Sanat bu noktada umut kaynağı oluyor. Dünyada umut varsa, sanat da var ve biz de sanatımızla insanlara umut vermeye, güzel duygular yaşatmaya çalışıyoruz. En büyük dileğim müziğimle insanlara dokunabilmek ve ülkemi en iyi şekilde temsil etmek.

Şunu da eklemek isterim ki temmuz ayında, bilim ve müziğin buluştuğu çok özel bir etkinlikte yer alacağım. Almanya’nın ve hatta dünyanın en önemli, en saygın üniversitelerinden biri olan ve birçok Nobel ödüllü bilim insanı yetiştirmiş Göttingen Üniversitesi’nde bir resitalim olacak. Uluslararası bir bilim konferansında, 40 dakikalık bir piyano resitali gerçekleştireceğim. Bu benim için gerçekten gurur verici bir deneyim olacak. Orada, bir Türk piyanist olarak açılışta sahne almak beni çok gururlandıracak. Orada ülkemi en iyi şekilde temsil etmek istiyorum.

DÜNYACA ÜNLÜ ŞEFLE BİRLİKTE ALBÜM KAYDI

Haziran ayında, dünyaca ünlü şeflerden Howard Griffiths ile birlikte projeniz var…

İlyun Bürkev: Haziran ayında dünyaca ünlü şeflerden Howard Griffiths ile birlikte ORF Viyana Radyo Filarmoni Orkestrası eşliğinde Fransız besteci Saint-Saëns’ın Hayvanlar Karnavalı eserini birlikte çalacağız. Bu projeyle bir albüm kaydı yapacağız ve bu kayıt Berlin Classics’te yayınlanacak. Bu, bizim için gerçekten çok heyecan verici bir deneyim. Eser hem çok eğlenceli hem de dinleyiciyi içine çeken bir yapıya sahip. Bu projeyi birlikte çalacak olmak beni çok mutlu ediyor. Arya Su ile birlikte uzun yıllardır süren yakın bir arkadaşlığımız var. O yüzden onunla sahneyi ve müziği paylaşacak olmak ayrı bir heyecan yaratıyor. Eminim çok güzel bir kayıt olacak.

Arya Su Gülenç: Genç müzisyenleri burslarla, konser organizasyonlarıyla ve albüm projeleriyle destekleme amacı taşıyan İsviçre merkezli Orpheum Vakfı’ndan bu projeyle ilgili mail aldığımda çok mutlu oldum. Böyle bir projeyi, İlyun’la gerçekleştiriyor olmak beni çok mutlu ediyor. Uzun yıllardır tanışıyor ve birbirimizin başarılarını yakından takip ediyoruz. O yüzden bu iş birliği bizi hem çok heyecanlandırıyor hem de çok mutlu ediyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir